Dünya, açlıktan öldüğü iddia edilen vegan influencer'ı konuşuyor...
Vegan bir influencerın ölüm haberi bu hafta sosyal medya gündemine düştü. Yakınlarından gelen açıklamalar, uzun yıllardır çiğ vegan beslendiği için sağlığını kaybettiği yönünde. Ancak bu bilgi henüz adli kanıtlarla desteklenmiş değil. Böylesi bir spekülasyon, veganlığı hayat tarzı haline getirmiş nice insanın kararına gölge düşürüyor. Özellikle yoga dünyasında vegan ve vejetaryen beslenmeyi benimsemiş birçok kişi sağlıklı hayatlar sürdürüyor. Peki yoga ile veganlığın temelde bir ilişkisi var mı?
ŞİDDETSİZLİK İLKESİ NEDİR?
Günümüzdeki yoga uygulayıcılarının bir kısmı, yaşam tarzlarını manevi açıdan desteklemek üzere yoganın felsefi kurallarını hayatlarına entegre ediyor. Yoganın felsefi temelinde bulunan şiddetsizlik ilkesi beslenmeyle doğrudan bağlantılıdır.
Sanskrit dilinde “ahimsa” olarak anılan şiddetsizlik, felsefi yoganın temelini oluşturan ahlak kuralları içerisinde yer alır. Klasik yoganın ortaya çıkmasından birkaç yüzyıl önce, Cainist ve Buddhist inançların en belirleyici kurallarından sayılmıştır. Bu ilkeye göre doğadaki her türlü canlının yaşam hakkına saygı gösterilmelidir. Çünkü yeniden bedenlenme (reenkarnasyon) inanışına göre mevcut hayattaki her eylem, bir sonraki hayatı da etkileyecektir. Canlılara zarar vermek nihai kurtuluşun önünde engeldir.
Şiddetsizlik ilkesi sebebiyle özellikle Cainler et, balık, yumurta ve türevi hayvansal gıdaları kesinlikle tüketmezler. Kök sebzeleri köklerine zarar vermemek için tercih etmezler. Bazıları ise sadece olgunlaşarak toprağa düşen meyve ve sebzeleri tüketirler. Meyveyi ve sebzeyi dalından kopartmayı şiddetsizlik ilkesine aykırı bulurlar. Fazla sayıda çekirdeğe sahip sebze ve meyveyi tüketmekten kaçınanlar da vardır. Bunun sebebi, tohumu bol olan bitkinin üreme hakkıdır. Sonraki hasatlarda yaratılacak yeni nesil bitkilerin var oluşunu engellemek istemezler.
YOGANIN AHLAKİ DEĞERLERİ
Buddhist ve Cain öğretiler, klasik yogayı oldukça etkilemiştir. Bu yüzden yoganın ilk metinleri, şiddetsizlik ilkesi olan ahimsayı ahlaki kuralların merkezine alır. Yoga yoluna girmeden önce sağlamlaştırılması gereken değerler arasında şiddetsizlik, merhamet ve nezaket en başta gelir. Yaşayan tüm canlılarla etkileşim bu değerler çerçevesinde gerçekleşmelidir. Aynı zamanda kişi yalan söylememeli ve davranışlarında ölçülü olmalıdır. Kararsızlık, öfke, iftira ve açgözlülüğe kapılmamalı, dünyeviyattan uzaklaşmalıdır. Disiplinli bir şekilde sadece kurtuluş hedefine odaklanmalı ve geri kalan günlerini bu ön koşullara uyarak geçirmelidir. Yoga metinleri, yogada başarılı olabilmenin ancak bu şekilde mümkün olacağını vurgular.
YOGİK BESLENME KURALLARI
Ahlaki kurallarla birlikte beslenmeye yönelik yapılması gerekenler de metinlerde yer alır. Milattan önce 200’lerden itibaren yaklaşık 2000 yıllık bir sürede, yoga metinlerinin genelinde aynı kurallarla karşılaşılır:
Gıda ölçülü tüketilmeli. Midede katı gıda, sıvı gıda (ya da su) ve hava eşit oranda yer kaplamalı. Sadece hafif, besleyici, sindirimi kolay yiyecekler mideye girmeli. Bunlar meyveler, sebzeler, yemişler, tohumlar, tam tahıllar ve süt ürünleridir. “Sattva” değerini taşıyan bu gıdalar bedeni temizler, arındırır; bedene can katar. Beden ne kadar temiz ise zihin de o kadar duru kalır ve meditasyon mümkün hale gelir.
SATTVA SAĞLIKTIR
Sattvik yiyecekler Hindistan’ın kadim ve geleneksel tıp sistemi Ayurveda’nın da temelini oluşturur. Gıdanın taze, doğal ve işlemden geçmemiş olması gerekir. Böylesi gıda, bedenin sindirim ateşini yormadan tetikler. Yiyecekler, topraktan mideye kadar geçen süre içerisinde doğal ve temiz yollarla, iyi niyetlerle toplanmalı ve hazırlanmalıdır. Mümkünse pişirilmeden, pişirildiyse ikinci kez ısıtmadan yenir.
Hayvansal olarak sadece süt ürünlerinin sattvik sayılması, ineklere atfedilen kutsallıkla doğrudan ilişkilidir. İnek anneliği, bereketi ve saflığı temsil eder. Bu yüzden taze sağılmış süt, yoğurt, peynir veya sade yağ (ghee) sattvik kabul edilir. Diğer hayvansal ürünler bedenin sattva değerini düşürür, bu da hastalıklara yol açar. Oruç tutmak ve bedeni düzenli bir şekilde arındırmak sattva değerini yükseltmeye yardımcı olur.
1700’lerde yazılmış yoga metinlerinden birinde beslenme kuralı çok basit bir şekilde şöyle anlatılır: “Yeme eylemi çok hızlı yapılmalıdır. Besinlerin tadı, dokusu ve kusurları fark edilmemelidir. Kişi, yemeği ilaç niyetine yemelidir.”
YOGA YAPAN HERKES AYNI YOLDA DEĞİL
Yoga metinleri beslenmeye dair genel itibariyle benzer kurallar sunmuş olsa da bu metinlerin asıl okuyucu kitleleri tarih boyunca farklı yaklaşımlar izlemiştir. Kimi yogiler katı bir şekilde vejetaryen diyetle hayatlarını sürdürürken, kimi yogiler et, balık ve benzeri hayvansal ürünleri tüketmiş hatta dinî törenlerinde hayvan kurban etmişlerdir. Buna coğrafi koşullar, kabile alışkanlıkları veya geleneksel farklılıklar sebep olmuştur.
Buddhizm’in Vajrayana koluna ait yogilerin bir kısmı vejetaryen seçeneklerin sınırlı olduğu bir coğrafyada yaşarlar. Bu yüzden et tüketecekleri zaman belirli arındırma törenleri gerçekleştirerek şiddetsizlik ilkesine ters düşen bu durumu dengelemeye çalışırlar. Hindistan ve çevre bölgelerdeki şaman-yogi gruplar ise şifa törenleri için geleneksel olarak hayvan kurban etmek zorundadır. İçlerinde sadhuların da bulunduğu göçebe veya gezgin münzevi yogiler ise kendilerine gıda olarak ne sunulursa onu tüketirler. Seçme şansları veya vejetaryenliği sürdürme lüksleri yoktur. Ait oldukları tarikat kuralları böyle yaşamayı gerektirir.
Dolayısıyla, Hint coğrafyasından uzakta, dünyanın çeşitli bölgelerinde ve farklı yaşam şartlarında yoga yolunu izleyenlerin beslenme konusunda içi rahat olabilir.
Comments