Modern dünyanın her yaşa uygun ve belki de en faydalı sağlık uygulamaları arasında meditasyon başı çekiyor. Anaokullarından yaşlılar için bakımevlerine, spor salonlarından ibadethanelere, dünyanın birçok noktasındaki topluluk alanlarında her gün en az birkaç dakika meditasyon pratiğine ayrılıyor. Sadece topluluk olarak değil, bireysel olarak da gününe böylesi bir içe dönüş ile başlayan milyonlarca kişi, artık hayatlarının bir parçası olan meditasyonun faydalarını tabiri caizse hücrelerine kadar hissediyor. Yaklaşık bir asırdır bilimsel araştırmalara konu olan meditasyon kavramı, yazılı kaynaklara göre tahminen üç bin beş yüz yıllık bir geçmişe ait. Kaynağı ise Hindistan coğrafyası.
MEDİTASYONUN KÖKLERİ
Meditasyonun kökenleri, Hindistan ve Çin'in eski kültürlerine kadar izlenebilir. Hindu inanç ve kültür sistemlerine ait ilk yazılı metinler, günümüzdeki meditasyonun atası kabul edilen tefekkür uygulamalarına ve içsel bilgi arayışına göndermeler içerir. Yüzyıllar boyunca, Hindistan’ın çeşitli felsefe okulları, meditasyonu “kendini gerçekleştirme ve ilahi olanla birleşmenin bir yolu” olarak vurgulamıştır. Hindu inancının temel metinlerinden olan Bhagavad Gita, meditasyonu “ruhsal büyümeye giden bir yol” olarak tartışır. Yoga metinlerinde geçen tüm fiziksel terbiye ve disiplin yöntemleri en nihayetinde meditasyonda başarılı olabilmek içindir. Hindu geleneklerden ayrılarak oluşan Buddhist geleneğin kurucusu Gautama Buddha, yine meditasyon yoluyla aydınlanmıştır. Buddha’nın sunduğu Dört Yüce Gerçek ve Sekiz Katlı Yol, doğru dikkat ve doğru odaklanma üzerinedir.
Dört Yüce Gerçek ise ızdırapla ilgilidir: Fiziksel varoluş memnuniyetsizlik, ızdırap ve geçicilik üzerine kuruludur; ızdırap fiziksel olduğu kadar duygusal ve zihinseldir. Izdırabın kaynağı arzular, bağlılık ve ihtirastır; bunlar memnuniyetsizliği ve çileyi beraberinde getirir. Izdırabı sonlandırmak mümkündür; bunun için bağlılıklardan ve isteklerden arınmak gerekir. Izdırabı sonlandırmak için Sekiz Katlı Yol izlenmelidir: Doğru görüş, doğru niyet, doğru söz, doğru davranış, doğru geçim kaynağı, doğru çaba, doğru farkındalık ve doğru odaklanma. Bu Yol’un sonunda Nirvana adıyla bilinen kurtuluşa erişilir.
BEDENİN SINIRLARINI AŞMAK
Tibet bölgesindeki Buddhist keşişlerin yaptığı bir meditasyon uygulaması halen tüm dünyada hayranlık uyandırır. Tummo Meditasyonu olarak bilinen “içsel ateş” uygulaması sayesinde keşişler, kendi vücut sıcaklıklarını yükselterek üzerlerinde bulunan ıslak battaniyeleri ve giysileri kurutabilirler. Özel nefes alma yöntemleri, görsellemeler ve odaklanma egzersizleriyle, aşırı soğuk bir ortamda bile vücut sıcaklığını yükseltebilirler. Elbette ki asıl amaçları bir kurutucu gibi çalışmak değil, böylesi bir beden hakimiyeti yaratarak fiziksel sınırlarını ortadan kaldırmak ve Nirvana yolunda ilerlemeye devam etmek.
STRES İÇİN MEDİTASYON
Tarihsel gelişim sürecinde fiziksel bedenin getirdiği ızdıraptan kurtuluş, meditasyonun hedefiydi. Günümüzde ise modern hayatın getirdiği stres ve yorgunluğun yanısıra anksiyete ve depresyon gibi zihinsel hallere çare niteliği taşıyor. Son yüzyılda Hindistan başta olmak üzere yoga ve meditasyonun yaygın bir şekilde uygulandığı ülkelerde bu uygulamalar üzerine bilimsel araştırmalar yapılmaktadır. Türkiye’de ise 1992 yılından itibaren yoga ve meditasyonun bireyler üzerindeki çeşitli etkilerine yönelik onlarca lisansüstü tez hazırlanmıştır ve her geçen gün bu uygulamaları hayatına katan insan sayısı artmaktadır.
Düzenli meditasyon uygulaması, kortizol seviyesini düşürerek stresi azaltır, kişinin rahatlamasına ve uzun vadede stresle başa çıkabilmesine yardımcı olur. Odaklanma ve nefesi doğru kullanabilme, birçok meditasyon yönteminin temelinde yer alır. Aslında modern insanın yaptığı şey, geleneksel anlamda bir meditasyon halinden ziyade, yaşanan an içerisinde kalmaya yardımcı olan bir odaklanma pratiğidir. Odaklanma yoluyla meditasyon, geçmişi yeniden yaşamaya veya geleceği planlamaya yönelik zihin eğilimini terbiye eder. Uzun vadeli meditasyon alışkanlığı, beyin yapısını etkiler. Beyinde stres tepkilerini yöneten “amigdala” bölgesinin daha dengeli çalışmasına yardımcı olur. Dolayısıyla endişe, sıkıntı, gerginlik hafifletilebilir.
ZİHİN HALLERİNİ DÜZENLEMEYE YARDIMCI
Metropol hayatının yoğun temposu, gürültüsü ve karışıklığı insanı yormaya devam ederken, anksiyete ve depresyon gibi sorunları kaçınılmaz hale getirebiliyor. Ancak dünya çapında devam eden birçok klinik çalışma, meditasyon uygulamalarının anksiyete ve depresyon semptomları üzerinde de olumlu etki gösterdiğini desteklemekte. Odaklanmaya yönelik teknikler sayesinde kişi, an farkındalığını artırmayı öğreniyor. Böylelikle içsel düşüncelerini daha tarafsız bir şekilde gözlemleyerek temelsiz kaygıları fark edebilmeye başlıyor. Düşüncelerini gözlemlemeyi, temelsiz kaygıları yönetebilmeyi öğrenen birey, duygu dünyasında denge ve zihinsel yönelimlerinde esneklik oluşturabiliyor.
Eğer şikayetler zihinsel dağınıklık üzerineyse, meditasyon buna da yardımcı oluyor. Dikkati nefese, belirli bir nesneye veya kelimeye, ya da duygu durumuna odaklama tekniği, zihnin tek bir noktada yoğunlaşabilmesini sağlıyor. Böylelikle arka planda sürekli hareket halinde olan düşünce ve duygu dalgaları, dikkat üzerindeki etkisini yitiriyor. Zihni tek bir yerde odaklamak, hayatın diğer noktalarında da disiplin ve odaklanma kazanmak için bir kapı aralıyor.
ÜNLÜLERİN VAZGEÇİLMEZİ
Modern dünyayı etkileyen ve hayatlarının neredeyse yarısını meditasyona adamış meşhur ve başarılı isimler arasında medya devi Oprah Winfrey, ünlü müzisyen Sting, top model Gisele Bündchen, komedyen Ellen DeGeneres, aktör Hugh Jackman, aktris Jennifer Anniston, politikacı Al Gore bulunuyor. Meditasyon sayesinde daha yaratıcı, odaklı ve temiz bir zihne erişebildiklerini ifade eden bu isimler ve daha niceleri, ailelerindeki yeni kuşaklara da bu alışkanlıklarını aşılıyorlar.
Comentarios