top of page
Yazarın fotoğrafıGülnihal Özdener

Erişilebilir Yoga: Sosyal medyada yaratılan beden algısına çözüm

Herhangi bir internet aramasında “yoga” anahtar kelimesi girildiğinde, arama motorunun sunacağı görsellerin bazı ortak özellikleri dikkat çeker: Uygulayanların çoğunluğu fiziksel olarak oldukça esnek, kuvvetli ve Avrupai güzellik standartlarına sahip kadınlardır ve bu kadınların yaş aralığı genellikle 25-45 arasındadır.

Kullanıcılar, algoritmayı doğrudan etkiliyor. Sosyal medyanın artan etkisiyle birlikte, yoga uygulayıcılarının fiziksel özellikleri günden güne daha da basmakalıp hale geliyor: Yoga yapan kişi (kadın) güzel, ince, esnek ve kuvvetli olmalı; renkli matlar üzerinde, renkli yoga kıyafetleri içerisinde gözleri kapalı bir oturuşta veya çok zor duruşlarda fotoğraflanmalı. Çünkü sosyal medyada fenomen hale gelen “yogiler”in paylaşımları genellikle bu şekilde.


MEDYA VE REKLAM TASVİRİ

Sosyal medyanın yanı sıra ana akım medyada ve reklamlarda da yoga uygulayıcıları genellikle ince, esnek ve ağırlıklı olarak beyaz bireyler şeklinde tasvir ediliyor. Bu dar temsil, bir yoga uygulayıcısının nasıl görünmesi gerektiğine dair klişe niteliğinde bir kalıp yaratıyor. Özellikle bu yüzeysel kalıba uymayanlar, kendilerini dışlanmış hissederek yoga derslerinden uzak duruyorlar. Bu tasvir sadece gerçekçi olmayan güzellik standartlarını sürdürmekle kalmıyor, aynı zamanda yoganın belirli bir vücut tipine yönelik olduğunu da ima ediyor. Çoğu insan, bu standartlara sahip olmadıkları için yoganın faydalarından mahrum kalıyor.


Yoga, fiziksel duruşların ötesine geçen bütünsel bir uygulama. Fiziksel esneklik ve güç, modern yoganın bileşenleri olsa da tek odak noktası değil. Yoganın kapsama alanında zihinsel ve duygusal refah, farkındalık, meditasyon, etik ilkeler ve çok daha fazlası var. Medya tasvirlerinde öncelikli olarak fiziksel görünüm ve yeteneklere vurgu yapılması, yoganın felsefi özünün sıklıkla gözden kaçırılmasına veya yanlış tanıtılmasına sebep oluyor. Ayrıca, bu tasvirlerde etnik çeşitliliğin olmamasından dolayı, kökleri Hindistan’da bulunan yoga, sanki sadece beyaz (Avrupa kökenli) bireylere yönelik bir uygulamaymış gibi algılanıyor. Oysaki günümüzde dünyanın neredeyse her yerinde bilinen ve her etnik kökenden insanın uygulayıp faydalanabileceği bir sistem.


BEDEN ALGISININ YARATTIĞI SORUNLAR

Medya, reklamlar ve hatta diğer yoga uygulayıcılarının sosyal medya paylaşımları beden algısına dair sorunları beraberinde getiriyor. Yoga, sadece ince ve esnek bireylere yönelik bir uygulama olarak tasvir edildiğinde, insanların ister istemez kendilerini bu tasvirlerde yer alan uygulayıcılarla kıyaslamalarına ve yetersiz hissetmelerine neden oluyor. Yoga yapmak için "yeterince iyi" veya “yeterince esnek” olmadığına inanan birçok kişi, yoga alanından uzak duruyor. Gerçekçi olmayan ancak düzenli bir şekilde empoze edilen bu fiziksel standarttan yoksun olma düşüncesi özgüvenlerini zedeliyor.


İdeal bir vücut standardı yok. Ancak yoga yapan bedenlerin sadece belirli bir şekilde tasvir edilmesi, yogaya başlamak isteyen bireylerde baskı, stres ve umutsuzluk duyguları yaratabiliyor. Klasik yoganın sunduğu aydınlanma ve kurtuluşa erme gibi felsefi amaçlar bir yana… Modern yoganın geliştirdiği bütünsel sağlık uygulamaları da “ideal beden” perdesi ardında yitip gidiyor. Nefes kontrolü, gevşeme teknikleri ve odaklanma yöntemlerine modern insanın özellikle ihtiyacı var. Ancak beden algısı yüzünden özgüvenini yitiren kişiler, maalesef bu ihtiyaçlarından da mahrum kalıyor. Kuvvetli bir şekilde dayatılan “beden standartları”nı karşılamadığını hisseden bireylerin, öz şefkat duymaları ve kendilerini kabullenmeleri daha da zorlaşıyor.


PEKİ ÇÖZÜM NE?

Dünyada olduğu gibi ülkemizde de her geçen gün sayısı artan yoga stüdyolarına, eğitmenlerine ve bu eğitmenlerin ders verdiği katılımcılara büyük sorumluluk düşüyor. Modern yoganın faydaları ve bireylerin yoga süreçlerindeki gelişimleri sosyal medya üzerinde paylaşılırken, klasik yoganın manevi amacını da unutmamakta fayda var. Yoga, fiziksel bedenin yarattığı engelleri aşarak kurtuluşa ulaşabilmek için yöntemler sunuyor. Bireylerin birbirleriyle görsel rekabete girmeleri ise bu amaca asla hizmet etmiyor.


“Erişilebilir yoga” akımı, kapsayıcı bir yoga çözümü sunuyor. Farklı fiziksel yeteneklere ve ihtiyaçlara sahip bireyler için yoganın uyarlanabilir hale getirilmesi, son yıllarda ön plana çıkmaya başladı. Erişilebilir yoga eğitmenleri, pozları değiştirmek, yoga malzemelerini etkili bir şekilde kullanmak ve destekleyici ve kapsayıcı bir sınıf ortamı geliştirmek için özel eğitim alırlar; dolayısıyla geleneksel pozlar, kemer, blok, battaniye veya sandalye gibi malzemelerin kullanımıyla değiştirilebilir.


Erişilebilir yogada “bilinçli farkındalık” (mindfulness) vurgulanır. Her yaştan ve fiziksel kapasiteden uygulayıcı, bedenini dinlemeye, sınırlarına saygı duymaya ve kendisine şefkat göstermeye teşvik edilir. Eğitmenler, öğrencilerin yeteneklerine ilişkin varsayımlardan kaçınan, yargılayıcı olmayan ve kapsayıcı bir dil kullanır. Böylelikle herkes için rahat bir atmosfer yaratılır. Maksat, destek ve bağlantıyı vurgulayarak uygulayıcılar arasında bir topluluk duygusunun yaratılmasıdır.


Özellikle fiziksel sınırlamalar veya sağlık sorunlarıyla karşı karşıya olanlar için bu “birlik” hali, Sanskrit diline ait “yoga” kelimesinin “yuj” fiil kökünde yatan “birleştirmek” anlamını daha kuvvetl bir şekilde karşımıza çıkarır.






32 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page